Neden Waldorf?

Çocuğunuzun bireysel gelişimini desteklemek için,
Çocuğunuzun “neyi düşünmesindense” “nasıl düşünmesine” odaklandığı için,
Çocuğunuzun yaratıcılığını destekleyerek çok yönlü gelişimini desteklediği için,
Ve çocuğunuzun kendi yolunda kimseye ihtiyaç duymadan büyük bir özgüven ile ilerlemesi için…

“ÇocuklarI saygIyla kabul edin, sevgiyle eğitin ve geleceğe özgürce yollayIn”
RUDOLF STEINER – WALDORF KURUCUSU
sep

01.

WALDORF EĞİTİMİ

Waldorf okulları, eğitime gelişimsel olarak uygun, deneyimsel ve akademik olarak titiz bir yaklaşım sunar. Öğrenmeyi geliştirmek ve zenginleştirmek için anaokulundan on ikinci sınıfa kadar çocuklar için tüm akademik disiplinlerde sanatı bütünleştirirler. Waldorf eğitimi, tüm öğrencilere yaşam boyu öğrenmeye ilham vermeyi ve benzersiz kapasitelerini tam olarak geliştirmelerini sağlamayı amaçlar.

20. yüzyılın başlarında kurulan Waldorf eğitimi, dünyaca ünlü sanatçı ve bilim insanı Rudolf Steiner tarafından ana hatlarıyla belirtilen eğitim anlayışına, öğretilerine ve ilkelerine dayanmaktadır. Waldorf eğitiminin ilkeleri, büyüyen çocuğun ihtiyaçlarını ele alan bir insani gelişme anlayışından gelişir.

Müzik, dans ve tiyatro, yazı, edebiyat, efsaneler ve mitler sadece okunacak ve test edilecek konular değildir. Tecrübeliler. Bu deneyimler sayesinde, Waldorf öğrencileri yollarından emin bireyler olmak ve dünyaya hizmet etmek için entelektüel, duygusal, fiziksel ve ruhsal kapasitelerini geliştirirler.

Waldorf eğitimi bağımsız ve kapsayıcıdır. Eğitimde özgürlük ilkelerini destekler ve yerel, kıtasal ve uluslararası düzeyde bağımsız idareyi devreye sokar.

“Waldorf eğitimi pedagojik bir sistem değil, bir sanattır – insanın içinde gerçekten var olanı uyandırma sanatıdır.”
~ Rudolf Steiner

02.

OKULLARIMIZDA WALDORF EĞİTİMİ

Eğitimin bilgi edinme, katı akademik müfredat ve yüksek riskli testlerden daha fazlası olduğunu biliyoruz. Aslında dünya o kadar hızlı değişiyor ki, hiç kimse çocuklarımızın gelecekte hangi bilgilere ihtiyaç duyacağını gerçekten tahmin edemez. Bununla birlikte, entelektüel esneklik, yaratıcı düşünme, bağımsız yargı, ahlaki muhakeme, rafine yazılı ve sözlü iletişim becerileri ve etkili bir şekilde işbirliği yapma yeteneğinin günümüzün sürekli değişen küresel toplumunda başarı için gerekli olacağı açıktır. Waldorf müfredatı, pedagojisi ve öğretim yöntemleri bu kapasiteleri ve daha fazlasını beslemek için tasarlanmıştır.

Waldorf okul öncesi çocukları açık havada öğretmenlerinin arkasından atlıyorlar.
Bir Waldorf öğretmeninin amacı, bir merak duygusu geliştirmek ve çocuklara dünyayı, en temel biçiminde bile muhteşem olarak görmeleri için ilham vermektir – her öğrenciyi hayatı coşku, inisiyatif ve amaç ile benimsemeye teşvik etmek. Bu amaçlara, tüm konularda anlamlı duyu deneyimleri, klasik akademisyenler ve sanatsal güzelliklerle zenginleştirilmiş bir eğitim ile ulaşılır.

Mezunlarımız ister doktor, ister bilim insanı, sanatçı veya müzisyen olsunlar, Waldorf eğitimi yoluyla geliştirilen kapasiteler, onlara hangi alanda olursa olsun başarı için bir temel sağlar. Çeşitli akademik disiplinlerde ve çok çeşitli kolej ve üniversitelerde Waldorf mezunları olan profesörler bunu doğrulamaktadır. Waldorf mezunlarının düşünmeyi entegre etme, izole edilmiş gerçekleri ezberlemek yerine bilgiyi özümseme yeteneğine sahip olduklarını, entelektüel riskler almaya istekli olduklarını ve inisiyatif alan liderler olduklarını belirtiyorlar.

03.

WALDORF EĞİTİM FELSEFESİ

Waldorf eğitim felsefesi, yaşam için eğitim programı oluşturmak için araştırdığımız birçok sistemden sadece biridir. Waldorf yöntemi, çocuk gelişiminde her biri yaklaşık yedi yıl süren üç geniş aşamayı ayırt eder.

İlk aşama, uygulamalı öğrenme etkinliklerine ve yaratıcı oyunlara odaklanır;

ikincisi sanatsal ifade, sosyal gelişim ve yaratıcı ve analitik düşünceye odaklanır;

üçüncü aşama, eleştirel anlayış ve ahlakı teşvik eder.

04.

WALDORF OKULUNUN TEMEL İLKELERİ

1. Sosyo-ekonomik, ırksal ve dinsel temelleri ne olursa olsun bütün çocuklar okula kabul edileceklerdir.

2. Her çocuğun farklı bireysel özellikleri ve kendine göre üstün yetenekleri olduğu kabul edilir. Eğitim planlanırken çocukların neleri öğrenmeleri gerektiği değil neleri öğrenebilecekleri göz önüne alınır. Çocuğun sahip olduğu bütün yetenekleri geliştirmesi ve en iyi seviyeye getirmesi amaçlanır.

3. Nasıl ki dünyanın ve yaşamın belli bir ritmi vardır. İnsan organizmasının da belli bir ritmi vardır. İnsan bu ritim içinde olgunlaşır. İnsanın gelişimini sağlayan şekillendirici enerji bu ritim doğrultusunda değişik zamanlarda sırasıyla irade, duygu ve düşünce gelişimi üzerinde odaklanır. Ancak bir alanda yeterli olgunluğa erişildikten sonra eğitimde bir üst aşamaya geçilmelidir

4. Her okul içinde bulunduğu topluma göre müfredatını düzenler, böylece öğrenilecek konuların çocuğun yaşamıyla ilişkilendirilmesi mümkün olur.

5. Öğretmen çocuğu ve yaşadığı koşulları ne kadar iyi ne kadar ayrıntılı bilirse öğreteceği konuyu çocuğun hayatıyla o düzeyde daha iyi ilişkilendirebilir. Yine çocuğun gelişimini desteklemek için daha çok imkâna sahip olur

6. Waldorf eğitiminde değerlendirme sistemi de farklıdır. Değerlendirmenin amacı çocuğu notla sınıflandırmak değil onu daha iyi tanıyıp, gelişimini daha iyi izleyebilmektir. Öğretmenler her çocuğun gelişimiyle ilgili uzun raporlar hazırlarlar.

7. Çocuğun bütünsel olarak gelişmesi gereklidir. Bunun için uygulanan bilginin kazanılması, becerinin uygulanması, yaratıcılığın güçlendirilmesi, hayal gücünün uyarılması, anlama ve empati duygularının beslenmesi, sosyal sorumluluğun önemi ve ahlaki ilkeler gibi alanlara eşit önem verilir. Bir konu olarak ele alındığında tüm yönleri ile bütünleştirilmiş olarak işlenir.

“Benlik bilincini geliştirerek çocuğun gerçek potansiyelini özgür bırakmak böylece çocuğun potansiyelinin en üst aşamasına gelerek insanlığın ve dünyanın yararlı bir unsuru haline gelmesi Waldorf eğitiminin en genel amacıdır.”

05.

WALDORF OKULLARINDA EĞİTİM ORTAMI

Waldorf okullarında sınıf ortamı düzenlenirken estetik ve doğal bir ortam yaratılmasına çok dikkat edilir. Doğadaki ve sınıftaki güzelliğin çocukta doğa sevgisinin oluşmasını, doğal uyumun algılanmasını sağlayacağı; doğanın bir parçası olduğu için mutluluk yaratacağı düşünülmektedir. Sınıf doğal ortama en yakın şekilde düzenlenerek çocuğun doğanın döngüsünü ve ritmini algılamasına ve yaşamasına da çalışılır. Waldorf okullarında sınıflar ne kadar büyük ve bir öğrencinin kullanabileceği sınıf sayısı ne kadar çoksa eğitim ortamı o kadar ideale yakındır. Waldorf eğitiminde kişi doğanın bir varlığı olarak görüldüğünden kişinin bütünlüğünü sağlaması ancak doğa ile bütünleşmesi sayesinde olabileceği düşünülmektedir. Yine doğal döngünün mevsimlerin yaşam ritminin insanın kendi ritmini etkilediği, insanın bu ritim içinde var olduğu düşünülmektedir. Bütün bu nedenlerden dolayı sınıf ortamı doğal varlıklarla doludur. Anaokulunda ve ilkokulda sınıfta (Fen) Doğa masası / dersliği yer alır. Bu masa sayesinde çocuk doğanın güzelliğinden ve ritminden haberdar edilir. Doğa masasına mevsimsel nesneler konur. Çocuklar bu masaya katkı yapabilirler. Kültürlerini ve geleneklerini yansıtan sanat eserleri ile sınıfı süsleyebilirler. Kendi geçmişlerinden gelen güzelliği duyumsamaları bu sayede kolaylaştırılır. Bir etkinlikten diğerine geçişte müziğin kullanılması Waldorf okulunun estetik yanının başka bir örneğidir.

Sınıf ve okul ortamının oluşumunda yapı ve çevre ve bunların bütünsel eğitime olanak verecek şekilde yukarıda tanımlanan ilkeler doğrultusunda düzenlenmesi ne kadar önemli ise sınıf ve okul içinde yaratılan atmosfer de bir o kadar önemlidir. Waldorf okulunda katı hiyerarşi yoktur. Bir öğretmen diğerinden veya bir öğrenciden üstün değildir. Öğretmenler liderdir. Her öğretmen, öğrencilerini bir topluluk olarak değil her birini farklı farklı bireyler olarak tanımaya çalışır. Öğretmenler her sabah çocuklar sınıfa girerken her birini tek tek isimleriyle selamlamak, el sıkışmak, onlarla göz göze gelmek, onları dinlemek ve bazen onlarla ilgili bir yorumda bulunmak için bilinçli olarak çaba sarf ederler. Veliler de okulun bir parçasıdırlar okulun yönetimine katılırlar etkinliklerde okula katkıda bulunurlar bazı dersler için gerekli yetenek ve becerilere sahip velilerden destek alınır. Bu nedenlerden ötürü Waldorf Okulu çocuğun sadece eğitim ve öğretim aldığı bir yer değil aynı zamanda bütün yaşamını kapsayan büyüdüğü olgunlaştığı, benlik bilincini kazanarak yetişkin haline geldiği bir kurumdur.

06.

WALDORF ÖĞRETMENİN ÖZELLİKLERİ VE ROLÜ

Rudolf Steiner 1922’de Oxford’taki konuşmasında, öğretmenler için üç altın kural belirlemiştir. Bunlar; “dünyaya gelen çocuğu minnettarlıkla kabul etmek”, “ona sevgiyle öğretmek” ve “insana yakışan gerçek bir bağımsızlık içerisinde ona önderlik etmektir”.

Waldorf yaklaşımına göre, Waldorf öğretmenleri kendilerini “ her çocuğun içinde bulunan gerçek öğrenme sevgisini” ortaya çıkarmaya adamıştır. Waldorf öğretmeninin amacı çocuğun kendi yaşamının ruhsal ve maddesel gerçekleriyle ve dünyasal varoluşuyla uyumlu hale gelerek bunları en zengin şekilde kullanabilmesine yardımcı olmaktır. Bunu sağlayabilmesi için öğretmenin çocuğu bütün olarak kavraması gerekmektedir.

Steiner’a göre herkes öğretmen olamaz; öğretmen olmayı seçen kişi ise bu rolünü hevesle yerine getirmeli ve kendini buna adamalıdır. Öğretmenin bu hevesli ve kendini adamış hali çocuklar tarafından da fark edilecektir. Öğretmenin bir diğer görevi de çocukların fiziksel, duygusal, sosyal ve psikolojik sağlığını korumaktır. Öğretmen çocuklara stresten uzak, rahatlatıcı, çocukların öğrenmelerini destekleyici bir ortam sunar. Çocukların deneyimleyerek, yaşayarak öğrenmelerini destekleyecek imkânlar sunar.

Waldorf okullarında öğretmen çocukların güçlü yönlerini vurgular. Çocuklarda kendine güven duygusunun gelişimini desteklemekle birlikte, çocukların kendi yeteneklerini keşfetmelerini sağlamaktadır. Eğitimcilerin görevi, çocuklarımızı önceden öngöremediğimiz geleceğe hazırlamaktır. Waldorf öğretmeni, her şeyi sonuna kadar açıklamaz, tersine önemli soruları bilinçli olarak açık bırakır. Sağlıklı biçimde uyku alınmış bir gecede soru, bilinçaltında filiz vermeye başlayabilir, böylece ertesi gün öğrenciler tarafından daha derinlemesine işlenebilir. Çocuğa akıl vermek değil bir büyüğün yaptığı çocuğu etkilemektedir. Yani öğretmenin rolü yapmış olduğu faaliyetlerin çocukları etkilemesi ve onları harekete geçirmesidir. Öğretmenler çocuklarla birlikteyken asla başka şeylerle ilgilenmezler, tamamen çocuklarladırlar.

Waldorf okullarında sınıf, çocuk için bir aile ortamı olmakta ve otorite simgesini öğretmen temsil etmektedir. Bu yaklaşımla öğretmenler ve çocuklar birbirlerini çok iyi tanımakta, öğretmenler bu sayede çocukların eğitimleri için en uygun yolu çizebilmektedirler

Waldorf öğretmenleri insanların sadece beyinden ibaret olmadıklarını düşüncenin olduğu kadar duyguların ve iradenin de insan yaşamında etkin olduğunu bilirler. Çocuğun gelişiminin bütün yönlerini destekleyebilmesi için iyi bir öğretmenin çocuğun gelişiminin fizik-anatomik; organik-fizyolojik ve zihinsel-inançsal yönlerini ve aşamalarını bilmesi gerekmektedir. Ancak bu sayede eğitimi çocuğun gelişimi doğrultusunda planlayıp uygulayabilir. Çocukların değişen ve gelişen ihtiyaçlarını karşılayabilmek onları her gelişim döneminde anlayabilmek için öğretmenlerin çocukların ihtiyaçları ve gelişimleri doğrultusunda kendilerini geliştirmeleri gerekmektedir. Örneğin; öğretmen çocuğun ilk yedi yıllık dönemde daha çok taklit ederek öğrendiğini bu dönemde en önemli şeyin çocuğa doğru model olmak gerektiğini bilmelidir.

Öğretmenler hem çocuğun kendi iç gelişimi konusunda bilgili olmalı, hem de çevrenin onun üzerinde neden olabileceği etkileri kestirebilmelidir. Bütün bunlarla ilgili olarak öğretmenler kültürel, sosyal gelişimlerden haberdar ve temel tıp bilgisine sahip olmalıdırlar.

“Waldorf yaklaşımına göre, Waldorf öğretmenleri kendilerini “ her çocuğun içinde bulunan gerçek öğrenme sevgisini” ortaya çıkarmaya adamıştır.”

Bu donanımla birlikte öğretmenin öğretim yöntemlerini de etkili bir şekilde kullanabilecek düzeyde olması gerekmektedir. Hangi konu olursa olsun öğretmelerin canlı bir sunum gerçekleştirmesi ve konuya yeterince canlılık katmasını gerekir. Waldorf eğitiminde hikâyelerden sıklıkla faydalanılır. Öğretmenin bu hikâyeleri çocukların kafalarında canlandıracakları duygularını harekete geçirecek şekilde anlatabilmeleri gerekmektedir.

Rudolf Steiner 1922’de Oxford’taki konuşmasında, öğretmenler için üç altın kural belirlemiştir. Bunlar; “dünyaya gelen çocuğu minnettarlıkla kabul etmek”, “ona sevgiyle öğretmek” ve “insana yakışan gerçek bir bağımsızlık içerisinde ona önderlik etmektir”.

Waldorf eğitiminde öğretmen sadece bilgi aktaran biri değildir. Özellikle anaokulu öğretmeni çocuğu ve ailesini her yönüyle tanıyan onların hayatında yer eden en önemli insanlardan biridir.